Fatih Belediyesi’nin “Sinema ve Hayat” programı, Medrese Davutpaşa’da sinemaseverleri buluşturdu. Mahmut Çeliker’in konuşmacı olduğu etkinlikte, taşrada sıkışmış bir gencin hikâyesi üzerinden bireysel çatışmalar ve sinemanın hayata bakışı tartışıldı.

Fatih Belediyesi, kültürel ve sanatsal etkinliklerle kentin tarihî mekanlarını yeniden birer düşünce ve paylaşım alanına dönüştürmeye devam ediyor. Bu etkinliklerden biri olan “Sinema ve Hayat” programı Medrese Davutpaşa’da gerçekleştirildi. Tarihî bir yapının duvarları arasında gerçekleşen buluşma katılımcılara yalnızca bir film değerlendirmesi değil, aynı zamanda sinemanın hayatı nasıl yeniden kurduğunu sorgulama fırsatı sundu.

Programın konuşmacısı Mahmut Çeliker, sinemanın bireysel serüvenleri toplumsal gerçekliklerle iç içe işlediğini vurguladı. Çeliker’in ele aldığı film taşrada sıkışmış bir gencin hayallerini gerçekleştirme çabasına odaklanıyor. Karakterin, ailesinin ve toplumun beklentileriyle çevrili dünyasında özgürlük arayışı; hayal kırıklıkları, kişisel çatışmalar ve toplumsal baskılarla birleşerek çıkmaza dönüşüyor. Bu hikâye yalnızca taşraya özgü bir durumun değil, evrensel ölçekte bireyin toplum karşısındaki kırılganlığının da ifadesi olarak sunuldu.

Çeliker, yönetmenin filmde çizdiği karakteri “Uyumsuz, yalnız ve köklerine mahkum bir birey” olarak tanımladı. Ona göre bu birey bir yandan kendi hayallerinin peşinden koşarken öte yandan kültürel kimliği, dini bağları ve şehirle kurduğu çatışmalı ilişkiler tarafından sürekli biçimde sınırlandırılıyor. Çeliker, “Din, kültür ve şehir üçgeni, bireyin içsel dünyasıyla dış dünyanın baskıları arasındaki gerilimi daha da görünür kılıyor. Sinema bu gerilimi anlamak için güçlü bir ayna işlevi görüyor,” dedi.

Katılımcılar konuşma boyunca yalnızca bir film çözümlemesine değil, aynı zamanda sinemanın hayatı anlamlandırma biçimlerine dair kapsamlı bir tartışmaya tanık oldu. Özellikle genç izleyicilerin yönelttiği sorular taşrada sıkışmış bir bireyin hayallerinin neden çoğu zaman şehir duvarlarına çarpıp dağıldığına, modern kentlerin özgürlük vaatleri ile dayattıkları sınırlar arasındaki çelişkilere odaklandı.

Etkinlik Medrese Davutpaşa’nın tarihî mekanında ayrı bir anlam kazandı. Yüzyıllar boyunca eğitim, düşünce ve tartışma merkezi olarak kullanılan bu yapıda sinema üzerine konuşulması katılımcılar için adeta geçmiş ile bugünü buluşturan sembolik bir bağ oluşturdu. Katılımcılar bu atmosferde sinemanın yalnızca estetik bir sanat değil, aynı zamanda toplumsal belleğin ve bireysel sorgulamanın güçlü bir dili olduğunu yeniden keşfetti.

Fatih Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen bu program şehrin kültürel hayatına yeni bir soluk katarken sinemanın birey-toplum ilişkisini çözümlemedeki rolünü hatırlatan önemli bir etkinlik olarak hafızalara kazındı. Katılımcılar program sonunda yalnızca bir filmden söz etmediklerini, aynı zamanda hayatın kendisini konuştuklarını dile getirdi.

Haber: Dursun BÖLÜK